Dil organımız, Allah’ın (c.c.) bizlere vermiş olduğu en büyük nimetlerden biridir. Dil sayesinde konuşur, iletişim kurar, günlük işlerimizi yürütürüz. Anlaşır, muhabbeti, sevgiyi, nefreti, dostluğu ve düşmanlığı dil yoluyla ifade ederiz. Ancak dil, güzel ve hayırlı sözlerle kullanılmazsa; kötüye kullanılırsa büyük zararlara yol açabilir. Ne yazık ki bazı insanların bu büyük nimeti nefret, yalan ve aldatma amacıyla kullandığını üzülerek görüyoruz.
Allah (c.c.), bu nimeti bizlere iki dudağımızın arasında vermiştir. Fakat bazıları bu nimeti kötülükte kullanmaktadır. Yalan, dedikodu, iftira, bühtan ve küfürle konuşulduğuna sıkça şahit oluyoruz. Sevmediği kişiye ağır, kırıcı sözler söyleyenler var. Bu tür davranışlar hem kul hakkına girer hem de Allah katında büyük günahlar arasında yer alır.
Dilsiz ya da konuşma engeli olan birini gördüğümüzde, onların hâlinden ibret almak gerekir. Dil, göz, kulak, anlama ve konuşma yeteneği gibi nimetler, parayla satın alınamayacak kadar değerlidir. Bu nimetleri pazardan almadık, Allah bize karşılıksız olarak vermiştir. Ancak bazı insanlar bu nimetlere şükretmek yerine, diliyle cinayetlere kadar varan kötülükler işlemektedir. Bu da telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açar.
Bir atasözünde de denildiği gibi: “Dilin muhafazası insanın selametidir.” Hz. Ebubekir (r.a.), dilini korumak için ağzında bir çakıl taşı taşımıştır. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“İnsanoğlunun başına ne geldiyse, iki dudak arasındaki dili ve iki bacak arasındaki uzvundan gelmiştir. Bu ikisini günahlardan koruyana cenneti garanti ederim.”
Dilin hem maddi hem de manevi afetleri vardır. Kişi, bilmediği veya görmediği bir konuyu zanla anlatırsa, bu bile başlı başına bir günahtır. Ağzımızdaki dil, tartıda sadece elli gramlık bir et parçasıdır. Ancak konuşma, tat alma ve iletişim gibi harika görevleri vardır. Allah, bu dili harika bir şekilde yaratmış ve hizmetimize sunmuştur.
Ne yazık ki bazı kimselerin ağzından sürekli küfür, yalan, iftira ve nifak sözleri eksik olmamaktadır. Bu da büyük bir günahtır ve Allah bu nimetin hesabını soracaktır. Bu değerli nimete karşı en güzel karşılık, dilimizi Allah’ı anmakla, O’nu zikretmekle değerlendirmektir. Dilimizi, ellerimizi, aklımızı, gözümüzü, kulağımızı ve tüm organlarımızı boş ve kötü işlerde değil, hayırlı işlerde kullanmak gerekir. Çünkü bunların hepsi bizlere emanettir.
Her organın bir görevi vardır. Hiçbir şey boş yere yaratılmamıştır. Hayatın anlamını ve sorumluluğunu bu bilinçle kavramalıyız.