İsmim jir, TED Batman İlkokulda okuyordum. 6 yaşındaydım. Okul bahçesinde gezinirken….
Bir ödül kupası elimde, işte o an fotoğraf karesindeydim. Kim çekti bilmiyorum? Muhtemelen çeken o öğretmende hayatta değildir şimdi; tıpkı babamın olmadığı gibi; ama o karede babam arkamdan giderken çekmişti fotoyu o öğretmen.
Babam farkında değildi besbelli foto karesine yakalandığını… Hemen ötesinde ise Baki öğretmen de kareye yakalanmış ne bana ne de babama bakıyordu o an. Tıpkı yaşamda bir çok şeyi görüp de farkında olmadığımız gibi.
Yıllar yıllar sonra….
Ben jir, babam bu Kürt ismini bana verdiği için onur duyuyorum. Ruhu şad olsun. Şimdi 65 yaşındayım. Babam ve o fotoyu çeken öğretmenin verdiği bilgilerin gölgesinde ben de masalımı şimdi çocuklarıma iletiyorum.
Babam, 15 yıl daha fazla yaşamıştı şimdi ki yaşımdan… Çok yaşamak değil marifet ne kadar masal biriktiğin önemlidir bu sayılı nefes sürecinde… Olur, da o zaman okuyup bu kurguya bir anlam getirmeyen Tacettin Ağa’ya da selam olsun.
Kim bilir şimdi o nerede?
Ya bir camii avlusunun bankında oturup, kanat çırpan güvercinlere bakar… Ya da yaşarken şimdi mezarında ise eksik bıraktığı salavatlarının söylemine devam ediyordur. Bir vicdanlı oluşu ve merhametle insanlara yanaşıp hele o yardım severliğini es geçersem, hakkını almış olurum. O bir tajdın ağadır o bir nefodur.
Yaşam dediğin ne ki?
Aydınlık ile karanlık sürecindeki o boşluk zaman dilimidir işte. Uzuun uzun hastalıklı yaşamak değil; kısa da olsa yaşamaya değdiği andır yaşamak…