Nedir bu adaletin tanımı? Çağlar boyu sorar dururuz fakat gerçek bağlamda cevap veremeyiz bu adalet terimine. Mesela iki insan arasında bir olay olur, biz yargıç oluruz; tanımadığımız veya eşit mesafede tanıdığımız insan olur. Dinsel yahut hukuksal boyutta ferman kesmeye başlarız ve adaletli olmada da üstümüze tanımayız hani.
Lakin gerçek adalet nedir? İşin gerçeğine bulaşmaya çalıştık mı bu sefer işler zorlaşır.
Herkes adaletten dem vurup “ben adaletliyim” deme kabiliyetine sahipken acaba gerçek anlamda adalet sağlamaya gelince ne kadar adaletli olabiliyoruz?
Aslında gerçek adaleti sağlamak çok insanın da harcı değildir desem büyük ihtimalle yeridir.
Bir örnek vererek ne demek istediğimi anlatayım:
Bir keresinde herkesin saygı gösterip sevdiği bir arkadaşa adaleti teslim etmeye gittik; “yargıyı sen dağıt” dedik. Şahsın kendisi çevresi tarafından sevilen, etrafındaki insanlara adaletli olan, içi temiz bir arkadaştı. Yalnız zor bir sınava girmesi gerekiyordu.
Oğluyla yabancılar arasında eşit olması gereken bir olayın içinde, büyükler tarafından “yargıç” olarak belirlenmişti.
Aslında oğlu, ortaklarına onlar sayesinde mal sahibi olmasına rağmen vefasızlık göstermişti.
Olaya yargıyı dağıtan kişi olarak seçilen bu arkadaşa “orta yolu bulması” söylenmişti. İlk mahkemede kesinlikle oğlunu tutmayan ve haksız olduğunu iddia eden bu arkadaş, ileriki zamanda gelininin kışkırtmasıyla ve eşinin de tahrikleriyle zamanla etkilenip, belirli olayları bahane ederek sıkışıp köşeye kıstırılan bu arkadaş, oğlundan — yanlış olduğunu bile bile — taraf olmuştu.
Mahkemenin sonunda oğlunu destekleyip yanlış kararlar alarak dostlarına karşı mahcup olacaksa dahi, bu arkadaş; gelini, eşi ve oğlunun da tahrikleriyle yanlış kararlar almış olmasına rağmen, karşı tarafın kendisine değer vermesinden dolayı oğlunu haklı çıkarıp karşı tarafa karşı mahcup olmayı umurundan çıkarır olmuş ve nihayetinde oğlundan taraf kararı vermişti. Böylece olay kapatılmıştı.
Bu olaydan önce kendisine çok fazla saygı gösterdiğim bu arkadaş biraz gözümden düşmüş; fakat sonrasında duygusal anlamda düşününce kendisine de hak verir olmuştum. Adaleti en çok sorguladığım anlardandı bu mahkeme.
Acaba taraflardan biri daha yakın olunca adaletli olabilir miydik?
Hepimiz illa ki adaletli olacağımızı söylerken en iyi dediğimiz insan da adaletli olmayabilirdi. Belki bu olay karşı tarafın dahi sineye çekebileceği bir olayken dert olmuştu içime.
Hayatımda tanıdığım en düzgün insan bile söz konusu kendisi veya evladı iken adaletli olamayacakken kimse bana adaletten dem vuramazdı!