Necat Nasıroğlu Külliyesi Hatice Nasıroğlu Konferans salonunda gerçekleşen çalıştayın açılış programına Valimiz Sayın Ekrem CANALP, Vali Yardımcısı Sayın Murtaza ERSÖZ, İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Mahmut KURTARAN, İl Emniyet Müdürü Sayın İbrahim KABA, İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Sayın Cafer ÖZ, İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Akademisyenler, Milli Eğitim Müdür Yardımcıları, Şube Müdürleri, Okul Müdürleri ve öğretmenler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli tanıtım videosunun izlenmesiyle başlayan program, İl Milli Eğitim Müdürümüz KURTARAN’ın açılış konuşmasıyla devam etti. Açılış konuşmasını yapan İl Milli Eğitim Müdürümüz KURTARAN, yeni eğitim modelinin eğitimdeki temel dönüşüm hamlelerinden biri olduğunu vurguladı. Konuşmasında Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin önemine değinen KURTARAN, bu yeni eğitim yaklaşımının uzun süren hazırlık ve tartışmalar sonucunda şekillendiğini belirtti. “2024-2025 eğitim-öğretim yılı itibarıyla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; okul öncesi, birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda uygulanmaya başlandı. Bu model, bir eğitim reformu niteliğinde olup çocuklarımızı hem erdemli hem de yetkin bireyler olarak yetiştirme misyonunu üstleniyor.” dedi.
KURTARAN, ayrıca modelin temel felsefesini de şu sözlerle açıkladı: “Maarif modelimiz; çocuklarımızın sadece bilgiyi edinip bir kenara bırakmalarını değil, bu bilgiyi nasıl kullanacaklarını ve toplumun geleceğinde nasıl etkili bireyler olacaklarını öğretmeyi amaçlıyor. Öğrencilerimizin; bilginin sorumluluğunu üstlenebilen, karar alabilen ve medeniyet kurucuları olabilecek kapasitede yetişmesi en büyük hedefimiz.”
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin temel prensiplerinden biri de ahlaki değerlerin eğitimin merkezine yerleştirilmesi. KURTARAN, bu modelin yalnızca akademik başarıyı değil, aynı zamanda ahlak ve erdem temelli bir eğitim anlayışını da benimsediğini belirterek, “Her ebeveyn çocuğunun merhametli, cesur, vatansever, ahlaklı ve estetiğe duyarlı bir birey olmasını arzu eder. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, bu evrensel değerler çerçevesinde çocuklarımıza erdem ve yetkinlik kazandırmayı hedefliyor.” dedi.
KURTARAN, bu modelin öğrencilerin “medeniyet yapıcıları” olmalarını sağlamayı amaçladığını da ifade etti. Eğitimin yalnızca uyum sağlayan bireyler yetiştirmekle sınırlı kalmaması gerektiğini, bunun ötesine geçerek geleceğin liderlerini, yenilikçi düşünürleri ve sorumluluk sahibi bireyleri eğitmeyi amaçladığını vurguladı.
Çalıştayın ana konusu olan Eğitimde Başarıyı Artırma Projesi (EBAP), Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile paralel ilerleyen bir çalışma olarak dikkat çekiyor. Proje kapsamında, okullar arasında başarı farklarının azaltılması ve okulların aynı standartlara ulaşmasının hedeflendiğini belirten KURTARAN, dijital takip sistemleri ile okullardaki tüm çalışmaları izlediklerini ve belli bir kalite standardına oturtmaya çalıştıklarını ifade etti. “Eğer bir yerde topyekûn bir başarı isteniyorsa, tüm okulların aynı standarda yaklaşması gerekiyor. Eğitimde Başarıyı Artırma Projesi ile bu hedefe ulaşmak için çalışıyoruz.” dedi.
Eğitimde Başarıyı Artırma Projesi, okulların performansını dijital ortamda izlemeyi ve değerlendirmeyi mümkün kılan bir sistem sunuyor. Bu sistem sayesinde okullar arasındaki farklar daha net görülebiliyor ve gerekli müdahaleler hızlı bir şekilde yapılabiliyor. KURTARAN, proje kapsamında elde edilen başarıların somut olduğunu belirtti: “Geçen yıl öğrenci davranışlarında, akademik başarılarda ve sosyal-kültürel faaliyetlerde önemli gelişmeler kaydettik. Bu ilerlemelerin öğrencilerimizin karakter gelişimine de olumlu katkı sağladığını düşünüyoruz.” Projeyle birlikte tasarruf bilinci gibi erdemlerin de öğrencilere kazandırılmaya çalışıldığını belirten KURTARAN, bu değerlerin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin temel ilkeleri arasında yer aldığını vurguladı.
KURTARAN, eğitimde velilerin daha aktif bir şekilde sürece dahil edilmesi gerektiğinin altını çizerek velilerin, okullarda verilen eğitimin evde de pekiştirilmesi konusunda önemli bir role sahip olduğunu ifade etti. “Çocuklarımızın okulda edindikleri değerlerin yaşam boyu süren alışkanlıklar haline gelmesi için velilerin desteği çok önemli. Bu süreçte velilerin eğitime aktif katılımını sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024-2025 eğitim-öğretim yılı için belirlediği üç temel hedefin “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”, “mesleki eğitim” ve “velilerin eğitime katılımı” olduğunu hatırlatan KURTARAn, bu hedeflere ulaşmada Batman’da kapsamlı bir çalışma olduğunu söyledi. İki gün sürecek olan çalıştayda, akademisyenler, eğitim müfettişleri, okul müdürleri ve öğretmenler bir araya gelerek eğitimde başarıyı artırma projesinin verilerini tartışacak ve bu çerçevede geleceğe yönelik adımlar planlanacak.
İl Milli Eğitim Müdürümüz KURTARAN’ın konuşmasının ardından program eğitimde başarıyı arttırma projesi koordinatörü Derya KAHRAMAN’ın bilgilendirme sunumuyla devam etti.
EBAP projesiyle ilgili yapılan sunumun ardından program Valimiz Sayın Ekrem CANALP’ın konuşmasıyla devam etti.
Valimiz CANALP; “İnsanoğlunun kendisi ve toplumsal yapıya yön veren devletin kendisi ile devleti oluşturan tüm yapıların sürekli bir değişim içerisinde, hiçbir insan ve kurum kendini bu değişimin ivmesinden kurtaramaz.
Eğitim de kendini sürekli değiştirmek ve geliştirmek mecburiyetindedir. Eğitimin ana unsuru olan öğretmenlerimiz de yöneticilerimiz de aynı şekilde kendilerini değişime adapte etmek zorundadırlar.
Meslek hayatım boyunca duymuş olduğum en etkili cümle, kaymakamlık adaylığım döneminde kursumuza gelen bir merkez valisi tarafından söylenmişti. Demişti ki; ‘değerli meslektaşlarım, biz mesleğimize üniversite mezunu olarak başlarız ve ilkokul mezunu olarak da emekli oluruz.’ Bu tespit değişimin çok acı bir tarafını da gösteriyor. Eğer siz, kendinize zamanın ruhuna uygun bir şekilde değiştiremezseniz, kendinizi yenileyemezseniz, zaman ilerler ama siz gerilersiniz.
Peki bireyler için geçerli olan bu temel ilke kurumlar için de geçerli midir? Cevap kesinlikle evettir. Eğer siz devlet kurumlarınızı zaman içerisinde reforme edemezseniz, zamanın ihtiyaç duyduğu gelişimi onlara sağlayamazsanız zaman ilerler ama sizin kurumlarınız geriler.
Eğitim kurumları açısından da temel ilke asla ve asla değişmez. Siz uluslararası bir şirketi yöneten CEO olsanız ya da Türkiye çapındaki belli büyüklükteki bir firmayı yöneten yönetici olsanız, ben bu şirketi 30 yılın önceki koşullar doğrultusunda yöneteceğim derseniz, sizi o şirketten kovarlar. Peki, Özel sektör için geçerli olan devlet kurumları söz konusu olduğu zaman geçersiz midir? Siz devlet kurumunda yöneticisiniz; diyorsunuz ki ben bu devlet kurumunu 30 yıl önce üniversitede öğrendiğim yönetim ilkeleri ne ise ben bu kurumu bu şekilde yöneteceğim. Olması gereken şey nedir; o görevden istifa etmelisiniz ya da o görevden alınmanızdır. Doğru olan budur. Değişim ve dönüşüme ayak uydurması gerekmiyor mu? Çünkü hepimiz yöneticiyiz. Ve bir sorumluluk altındayız. Memurluk yapmak çok daha kolaydır ve sorumluluğunuz nispeten zayıftır.
Ama yönetici olduğunuz an işler değişiyor, o zaman siz belli bir sorumluluğunu almış oluyorsunuz. Okul müdürü olduğunuz zaman okuldaki bütün öğrenci ve velilerin sorumluluğunu almış oluyorsunuz.
İlçe milli eğitim müdürü olduğunuz zaman ilçedeki bütün okulların sorumluluğunu almış oluyorsunuz. İl Milli Eğitim müdürlüğü iseniz eğer ildeki bütün okulların sorumluluğunu almış oluyorsunuz.
Vali olduğunuz zaman da eğitim de dahil her alandaki sorumluluğu almış oluyorsunuz. Bu sorumluluğun da bir gereği var. Herkes için gerekli olan çalışma süresinden biraz daha fazla çalışmaktı. Fazla sorumluluk eşittir daha fazla çalışmaktır. Özel sektöre bakın, bütün yöneticiler diğer çalışanlardan daha fazla çalışırlar. Devlet söz konusu olduğu zaman aynı şekilde olmuyor ise sormamız gereken temel bir soru var o da işleyişte bir sıkıntı var demektir. Hepimiz kendimizi sürekli geliştirmekle ama aynı zamanda diğer insanlardan nispeten biraz daha fazla çalışmakla sorumlu tutmak zorundayız. Çünkü biz kendimizin değil diğer insanların da sorumluluğunu üzerimize almış olan mevkilerdeki insanlarız. Bizler biraz daha fazla çalıştığımız zaman başarıda kaçınılmaz şekilde gelir.
Bütün eğitimci arkadaşlarımızdan, yöneticilerimizden istirhamım Batmanımızın ve memleketimiz için koymuş olduğunuz idealler her neyse biraz daha fazla çalışmaya kendinize adamanız gerekiyor. Sizden istirhamım gün içerisinde mesai saatleri dışında yarım saat fazla çalışmak hepimiz için kaçınılmazdır. Söz konusu eğitim olduğu zaman bu daha değerli ve kıymetlidir. Dolayısıyla da çalışma günlerimizde performansımızı birazcık daha yüksek tutmakla hepimiz mükellefiz.
Başarı nasıl ölçülür bir kişiyi veya bir kurumu kendi önceki durumuyla karşılaştırmasıyla ölçülür. Okullarımızı ölçüyoruz. Bu okulun bir önceki dönemindeki göre grafiğine baktığınız zaman iki saniye içerisinde bu okulun nereden nereye geldiğini EBAP projesi ile görüyorsunuz. Daha önceki puanı bu iken bu okulumuz bir önceki döneme göre % 20 artış sağlamıştır. Bu okul sürekli yükseliyor, bu gerçekten heyecan vericidir. Ama başka bir gerçeklik daha var başarı sadece kendinizi, kurumunuzu kurumunuzla ölçmekle olmaz. Başarı aynı zamanda sizinle aynı kategoride olan diğer kişi ve kurumlarla ölçmekle olur. Yani siz, okulunuzu bulunduğunuz konumdan daha ileriye götürüyorsunuz, ama sizin diğer arkadaş ve kurumlarınız ne durumda onlara da bakmak gerekiyor.
Eğer siz yürüyerek ilerlediğinizi düşünüyorsanız ve yanınızdaki diğer arkadaşlarınız koşuyor ise siz aslında ilerledikçe geriliyorsunuz. Yürümek sizi ilerletiyor gibi görünse de ama sizi geriletiyor. Buna yerelde birey veya kurum olarak bakmanın ötesinde başka bir kategoride de bakmak gerekiyor. Uluslararası bir perspektifte de bakmak gerekiyor. Ülke olarak sadece kendimizi kendimiz de değerlendirirsek bu bizi yanıltır. Aynı şekilde Milli Eğitim Bakanlığımız her zaman gelişmiş ülkeler olan OECD ülkelerin genel performansıyla oradaki başarı kriterleriyle kendini değerlendiriyor. Doğru bir yaklaşımdır bu.
EBAP projesi benim projem değildir. Bu proje sizin projenizdir. Çünkü ben bu projeyi Edirne’den getirdim sizlere sundum. Ama siz bu projeyi kendinize göre yeniden değiştirdiniz. Zamanın ve Batman’ın ihtiyaçlarına göre kriterleri yeniden belirlediniz. Oradaki kriter sayısı 67’ydi, siz bunu 42’ye indirdiniz. Hiçbir müdahalede bulunmadım, bu kadar insan toplanıp böyle bir karara varmışsa bu sizin kararlılığını ve kararınızın doğruluğunu gösterir.
Bugün burada bu çalışta ile bu projeyi tekrar ele alıyorsunuz bu projeyi bugün tekrar değiştireceksiniz. Bunu kolektif bir akılla yapacaksınız, bu proje kendini iki yıl içerisinde ispat etmiştir. İkinci yılına girdiğiniz zaman; başarıyı ne şekilde ölçüyorsanız, hangi kriterlere göre belirlerseniz belirleyin, ne açıdan bakarsanız bakın bu proje kendini ispat etmiştir.
Aslında kendini ispat etmiş olan şeyi bu proje değildir. Batman’dır, sizlersiniz Batman’ın eğitimcileridir. Sizleri, göstermiş olduğunuz bu üstün performanstan dolayı tebrik ediyorum, canı gönülden kutluyorum” dedi.
Eğitimde Başarıyı Artırma Projesi (EBAP) kapsamında 2023-2024 eğitim öğretim yılında okul türüne göre dereceye giren okul yöneticileri, Valimiz Sayın Ekrem CANALP tarafından başarı belgelerini ile ödüllendirdiler. Ödül töreni ile birlikte çalıştay açılış programı sona erdi.
Çalıştay, öğleden sonra gerçekleşen çeşitli oturumlarla devam etti. Oturumlarda; akademisyenler, okul müdürleri ve eğitim uzmanları eğitimde başarıyı artırmaya yönelik çözüm önerilerini ve deneyimlerini paylaştılar. Çalışma grupları oluşturularak, farklı okul türlerine yönelik stratejik planlamalar üzerinde tartışmalar yürütüldü.
İl Milli Eğitim Müdürümüz KURTARAN, çalışma masalarını ziyaret ederek katılımcılarla birebir görüşmeler yaptı. Eğitimcilerin ve akademisyenlerin katkılarına teşekkür eden KURTARAN, bu tür projelerin eğitim camiası için bir fırsat olduğunu belirtti. Projeye katkı sunan tüm katılımcılara teşekkür eden KURTARAN, eğitimde başarıyı artırmak adına yapılacak her türlü çalışmanın, gelecek nesillere daha iyi bir eğitim ortamı sunma hedefinin bir parçası olduğunu vurguladı.