DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, katıldığı Habertürk yayınında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan çıkışını değerlendirdi. Ekmen, yapılmak istenen hakkında yeterli derecede bilgi olmadığını ancak gelişmelerden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin elinde bir ajanda ve zaman yönetimi çizelgesinin olduğunun anlaşıldığını söyledi. Söz konusu girişimin geçmişte 12 kez denendiğinin altını çizen Ekmen, silahlı mücadelenin sonlandırılması dışında terörün kök sebeplerine dair alınması gereken hukuki, ekonomik, sosyolojik hatta psikolojik tedbirlerin olması önemini vurguladı.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan’ın tecridinin kaldırılması ve Bahçeli’nin çağrısıyla” ilgili Habertürk ekranlarında değerlendirmelerde bulundu.
Ekmen, gelişmelerden anlaşıldığı kadarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin gündemlerine hâkim olduğunu, ellerinde bir ajanda ve zaman yönetimi çizelgesi olduğunu söyleyerek, “Bu ajanda ve çizelgeye uygun bir şekilde toplumun nabzını ölçerek, test ederek birtakım adımları atıyorlar. Fotoğrafın bütününü görmediğimiz için yaptığımız yorumlar şüphesiz eksik kalıyor ve kalacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geçmişte en az 12 kez denemiş olduğu terör örgütünün silahsızlandırılması sürecinin bir kez daha denendiğini anlıyoruz. Bu denemeye ilişkin olarak mutlaka bunun ön görüşmeleri yapılmıştır. Ancak birçok kaynaktan veya açık kaynaklardan edindiğimiz bilgiler henüz devletin İmralı yani Öcalan dışında başka bir kurum ya da kişiyle bu yönde bir ön görüşme ya da müzakere gerçekleştirmemiş olduğudur” ifadelerini kullandı.
Yapılmak istenenin terör örgütünün silahsızlandırılması olması durumunda toplumdaki endişe, kaygı ve korkuların dikkate alınmasını, umutların da beslenmesi gerektiğini kaydeden Ekmen, “Sayın Bahçeli ve Erdoğan ile Öcalan arasında bir ön mutabakat olduğunu varsayabiliriz. Meclis, Türkiye’de siyasetin en geniş temsil zeminidir. Oy veren seçmenin neredeyse yüzde yüzü bugün TBMM’de temsil edilmektedir. Bu girişimi tam desteklemek veya eleştirebilmek için elimizde yeteri kadar veri yok. Biz ancak, fikirlerimizi ifade ederek katkıda bulunmaya devam edebiliriz. Çünkü daha önce 12 kere denenmiş ama başarılı olamamış bir sürecin bir kere daha denenmesiyle karşı karşıyayız. Terörü kalıcı bir şekilde sonlandırma girişimini kategorik olarak reddetmemiz söz konusu değildir. Ancak bugüne kadar sadece terörle mücadelede değil, sadece önceki çözüm süreçlerinde değil, Cumhur İttifakı’nın tarzı siyasetinde itiraz ettiğimiz birçok alışkanlığın bu süreçte de kendini gösteriyor olmasına dair endişelerimiz de var” değerlendirmesinde bulundu.
Ekmen, silahlı mücadelenin dışında sorunun kök sebeplerine dair alınması gereken hukuki, ekonomik, sosyolojik hatta psikolojik tedbirlerin olduğunu bu tedbirlerin de terörle mücadele veya silahsızlanma süreçlerinden bağımsız bir şekilde hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Elinde silah tutmanın anlamsızlığını ortaya koyup, elinde silah tutana elindeki silahı bırakma fırsatının verilmesi söz konusudur. Yasalar ve anayasada yapılacak her türlü düzenleme minimum derecede milletvekillerinin sonra da geniş toplum kesimlerinin iknasıyla gerçekleşebilir. Kardeşliğimizi kökünden zedeleyen, vatandaşlık hukukunu tesisin önündeki en büyük engel olan terörü sonlandırmamız gerekiyor. Bugün itibariyle net bir eleştirel noktada durmayı doğru bulmamakla birlikte süreci yöneten siyasetçilerin ve arkadaşların da sadece tek yönlü çağrılarla değil, toplumsal kesimler ve meclis zeminindeki siyasi partilerle de bir masanın etrafında buluşup konuşmalıdır.”