Akıl, “Zore Vadisi Yaşamdır, Yaşamı Savunacağız”

Vadide bulunan Zore Çayı üzerinde yapılması planlanan hidroelektrik santral projesine karşı doğa savunucuları ve köylüler bir kez daha bir araya geldi. Ekoloji Aktivisti Hüseyin Akıl da vadideki mücadeleye öncülük eden isimlerden biri.

“SUYUN AKIŞI DURURSA, YAŞAM DA DURUR”

Gazetemize konuşan Hüseyin Akıl, HES projesinin sadece çevreye değil, aynı zamanda bir bütün olarak bölge halkının geçim kaynaklarına, kültürel varlığına ve geleceğine zarar verdiğini vurguladı. Akıl, “Zore Vadisi sadece bir doğa parçası değil, aynı zamanda yaşamın kendisidir. Suya beton örmek, köyleri terk etmeye zorlamak ve doğayı metalaştırmak kabul edilemez. Bu su burada binlerce yıldır akıyor; şimdi birkaç sermayedarın kârı için durdurulmak isteniyor” dedi.

“ÇED RAPORU HUKUKSUZDU, ŞİMDİ BİR DE ŞAİBELİ BİLİRKİŞİ DAYATILIYOR”

Akıl, daha önce iptal edilen ÇED raporuna rağmen projenin yeniden gündeme getirildiğini hatırlatarak, “Mahkeme tarafından sakat bulunan rapor, hiçbir bilimsel temele dayanmadan revize edildi. Ardından yapılan keşifte, ilk bilirkişi raporu barajın bölgedeki yaşamı tehdit ettiğini açıkça ortaya koydu. Fakat daha sonra heyet değiştirilerek taraflı ve hukuka aykırı bir rapor oluşturuldu. Bu yüzden Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Danıştay’a başvuruldu, hukuki süreç devam ediyor ifadelerini kullandı. Vadinin sadece doğasıyla değil, tarım ürünleri ve üretimiyle de eşsiz bir yaşam alanı sunduğunu belirten Hüseyin Akıl, “Sason’un ve Kulp’un  hayvancılığı bu vadide hayat buluyor. Eğer bu proje gerçekleşirse binlerce dönüm tarım ve orman alanı yok edilecek, köyler boşalacak. Aynı zamanda Sason başta olmak üzere Batman halkının nefes aldığı, eko turizm açısından ilimiz sınırları içerisinde bulunan ender yerlerin başında gelen, doğal kalan tek çay. Bu sadece bir doğa tahribatı değil, halkın yaşam hakkının gaspıdır. Bu yüzden Zore Vadisi’nde sadece suyu değil, bir halkın geleceğini savunuyoruz” diye konuştu. Son olarak herkese çağrıda bulunan Akıl, “Zore Vadisi’ni korumak hepimizin görevi. Bu mücadele bir çevre davası değil, bir yaşam davasıdır. HES projeleriyle yok edilmek istenen bu vadiyi talana teslim etmemeliyiz” ifadelerini kullandı.